Slot
01
zaman aralığı, slot
a time assigned on a schedule or agenda
02
yuva, pozisyon
a position in a grammatical linguistic construction in which a variety of alternative units are interchangeable
03
yuva, delik
a small slit (as for inserting a coin or depositing mail)
04
slot makinesi, kumar makinesi
a slot machine that is used for gambling
05
yuva donanım
a physical socket or opening in a computer or electronic device where a circuit board or other component can be inserted
Örnekler
The motherboard has several slots for adding expansion cards.
Anakartın, genişleme kartları eklemek için birkaç yuvası vardır.
He inserted the memory module into the RAM slot.
Bellek modülünü RAM yuvasına yerleştirdi.
06
iz, ayak izi
the trail of an animal (especially a deer)
07
pozisyon, mevki
a position in a hierarchy or organization
08
zaman aralığı, yayın saati
a designated period of time in a television schedule for a specific program
Örnekler
The new talk show was given a prime-time slot on the network.
Yeni talk show programına, kanalda prime time dilimi verildi.
The drama series lost its usual slot to a breaking news special.
Drama dizisi, alışılagelmiş zaman aralığını bir son dakika haber özeline kaybetti.
to slot
01
yerleştirmek, takmak
to fit or place something into a specific position or space
Transitive: to slot sth somewhere
Örnekler
The student carefully slotted each book into its designated spot on the shelf.
Öğrenci, her kitabı raf üzerindeki belirlenmiş yerine dikkatlice yerleştirdi.
To organize the papers, she slotted them neatly into the file folders.
Kağıtları düzenlemek için onları dosya klasörlerine düzgün bir şekilde yerleştirdi.
02
yerleştirmek, ayırmak
to fit or allocate a specific time or position for an activity, event, or individual
Transitive: to slot an activity or event point in time
Örnekler
The manager decided to slot the meeting between 3:00 and 4:00 p.m. to accommodate everyone's availability.
Yönetici, herkesin müsaitliğini karşılamak için toplantıyı 15:00 ile 16:00 arasına yerleştirmeye karar verdi.
She slotted the dentist appointment for Thursday afternoon, right after her work shift.
O, diş randevusunu iş vardiyasından hemen sonra, perşembe öğleden sonrasına ayırdı.
