shrunken
01
azalmış, küçülmüş
reduced in efficacy or vitality or intensity
02
büzülmüş, buruşuk
thin and wrinkled, typically as a result of age, illness, or severe weight loss
Örnekler
The old man ’s face was shrunken, with deep wrinkles etched by years of hardship.
Yaşlı adamın yüzü çökmüştü, yılların zorluğuyla derin çizgilerle kaplıydı.
The patient 's shrunken appearance was a stark contrast to his formerly robust physique.
Hastanın büzülmüş görünümü, eski sağlam fizik yapısıyla tam bir tezat oluşturuyordu.



























