to set out
[phrase form: set]
01
yola çıkmak
to start a journey
Intransitive: to set out on a journey | to set out for a destination
Örnekler
They set out on their road trip as soon as the sun rose.
Güneş doğar doğmaz yolculuklarına çıktılar.
The family set out for the vacation destination with excitement.
Aile, tatil yerine doğru heyecanla yola çıktı.
02
başlamak
to begin doing something in order to reach a goal
Transitive: to set out to do sth
Ditransitive: to set out on sth to do sth
Örnekler
The research team set out to discover groundbreaking findings in their field.
Araştırma ekibi, alanlarında çığır açan bulgular keşfetmek için yola çıktı.
He set out with determination to improve his skills in the upcoming competition.
Yaklaşan yarışmada becerilerini geliştirmek için kararlılıkla yola koyuldu.
03
düzenlemek, sergilemek
to display items or information in an organized and systematic manner
Transitive: to set out items or information somewhere
Örnekler
She set the ingredients out on the kitchen counter before starting to cook.
O, yemek yapmaya başlamadan önce malzemeleri mutfak tezgahına yerleştirdi.
The artist set out the paints on the palette to create a harmonious color scheme.
Sanatçı, uyumlu bir renk şeması oluşturmak için boyaları palet üzerine yerleştirdi.
04
açıklamak, detaylandırmak
to provide detailed and clear information or explanations, often in a written format
Transitive: to set out information or explanations
Örnekler
She set the plan out in a detailed report, outlining each step.
O, her adımı ana hatlarıyla belirterek planı ayrıntılı bir raporda ortaya koydu.
The professor set out the instructions for the assignment in the syllabus.
Profesör, ödev için talimatları müfredatta belirledi.
