Roundabout
01
ada kavşak
a circular intersection with a central island where traffic flows in one direction around the island
Örnekler
He navigated the roundabout smoothly, taking the third exit.
Kavşakta sorunsuz bir şekilde ilerledi ve üçüncü çıkışı aldı.
The new roundabout helped to reduce traffic congestion at the busy junction.
Yeni kavşak, yoğun kavşaktaki trafik sıkışıklığını azaltmaya yardımcı oldu.
02
atlıkarınca, dönme dolap
a large, rotating amusement ride with seats or compartments for children to sit on while it spins
Dialect
British
British
Örnekler
The children eagerly lined up for a ride on the roundabout at the fair.
Çocuklar fuardaki dönme dolapta bir tur atmak için heyecanla sıraya girdi.
The brightly colored horses on the roundabout delighted the young riders.
Dönme dolaptaki parlak renkli atlar genç binicileri çok mutlu etti.
roundabout
01
dolaylı, dolambaçlı
deviating from a straight course
02
dolaylı, dolambaçlı
marked by obliqueness or indirection in speech or conduct
Leksikal Ağaç
roundabout
round
about
