to roam
01
gezinmek
to go from one place to another with no specific destination or purpose in mind
Intransitive
Örnekler
On lazy Sunday afternoons, I love to roam through the quiet streets of the old town.
Tembel Pazar öğleden sonralarında, eski kasabanın sessiz sokaklarında dolaşmayı seviyorum.
The children were allowed to roam freely in the meadow, exploring nature and chasing butterflies.
Çocukların doğayı keşfedip kelebekleri kovalamak için çayırda serbestçe dolaşmalarına izin verildi.
Leksikal Ağaç
roamer
roam



























