to retard
01
yavaşlatmak, geciktirmek
to make something move or operate more slowly
Transitive: to retard a movement or process
Örnekler
Adding friction to the machine 's gears will retard its motion.
Makinenin dişlilerine sürtünme eklemek hareketini yavaşlatacaktır.
Cold temperatures can retard the growth of certain plants.
Soğuk sıcaklıklar bazı bitkilerin büyümesini yavaşlatabilir.
02
yavaşlamak, hızını azaltmak
to slow down or decrease speed
Intransitive
Örnekler
The car began to retard as it went uphill, struggling to maintain speed.
Araba yokuş yukarı çıkarken hızını korumakta zorlanarak yavaşlamaya başladı.
The athlete ’s pace began to retard after the third lap due to exhaustion.
Atletin temposu, yorgunluk nedeniyle üçüncü turdan sonra yavaşlamaya başladı.
03
geciktirmek, ertelemek
to delay or push back an event, task, or decision to a later time
Transitive: to retard an event
Örnekler
They had to retard the launch date of the product because of unforeseen complications.
Öngörülemeyen komplikasyonlar nedeniyle ürünün lansman tarihini ertelemek zorunda kaldılar.
Due to scheduling conflicts, they had to retard the appointment.
Program çakışmaları nedeniyle, randevuyu ertelemek zorunda kaldılar.
04
geciktirmek, yavaşlatmak
to experience a delay or slow progress in a process or activity
Intransitive
Örnekler
The project began to retard when key resources were unavailable.
Proje, ana kaynaklar mevcut olmadığında yavaşlamaya başladı.
The process of approval retarded because of the complicated paperwork.
Onay süreci, karmaşık evrak işleri nedeniyle yavaşladı.
Retard
01
geri zekalı, aptal
a person of subnormal intelligence
Leksikal Ağaç
retarded
retarder
retard



























