to recharge
01
yeniden şarj etmek
to refill an electronic device with energy
Transitive: to recharge an electronic device
Örnekler
She needs to recharge her phone before going out.
Dışarı çıkmadan önce telefonunu şarj etmesi gerekiyor.
He recharges his laptop overnight to ensure it's ready for work.
O, iş için hazır olduğundan emin olmak için dizüstü bilgisayarını gece boyunca şarj eder.
02
yeniden doldurmak, şarj etmek
to load a firearm with new ammunition
Transitive: to recharge a firearm
Örnekler
He quickly recharged his rifle before taking aim again.
Yeniden nişan almadan önce tüfeğini hızla yeniden doldurdu.
The soldier recharged his weapon in preparation for the next attack.
Asker bir sonraki saldırıya hazırlık olarak silahını yeniden doldurdu.
03
dinçlenmek, enerji toplamak
to rest or relax in order to restore energy and feel refreshed
Örnekler
She took a weekend trip to recharge after a busy month at work.
O, işte yoğun bir ayın ardından enerji toplamak için bir hafta sonu gezisi yaptı.
He recharges by spending time alone and reading his favorite books.
Yalnız zaman geçirerek ve en sevdiği kitapları okuyarak şarj olur.
Leksikal Ağaç
recharge
charge
