Reality
Örnekler
It 's important to face the harsh realities of life.
Hayatın sert gerçekleriyle yüzleşmek önemlidir.
His dreams clashed with the realities of his limited resources.
Hayalleri, sınırlı kaynaklarının gerçekleri ile çatıştı.
02
gerçeklik, deneyim
the sum of all personal experiences and perceptions that shape an individual's understanding of the world
Örnekler
Her reality was shaped by her travels, giving her a unique perspective on different cultures.
Onun gerçekliği, seyahatleriyle şekillendi ve ona farklı kültürler üzerinde benzersiz bir bakış açısı kazandırdı.
Growing up in a small town, his reality was very different from someone who lived in a big city.
Küçük bir kasabada büyüyen birinin gerçekliği, büyük bir şehirde yaşayan birininkinden çok farklıydı.
03
gerçeklik, hakikat
the quality or state of being actual or existing as opposed to being imaginary
Örnekler
The reality of her success was evident in the tangible results she achieved.
Başarısının gerçekliği, elde ettiği somut sonuçlarda açıkça görülüyordu.
The reality of climate change is supported by overwhelming scientific evidence.
İklim değişikliğinin gerçekliği, ezici bilimsel kanıtlarla desteklenmektedir.
04
gerçeklik, gerçekleşmiş olgu
a thing that has become actual and exists in fact, having previously only existed in one's mind or imagination
Örnekler
After years of planning, their dream of opening a bakery became a reality.
Yıllar süren planlamanın ardından, bir fırın açma hayalleri bir gerçek haline geldi.
His innovative idea transformed into a reality when he secured the funding.
Yenilikçi fikri, fonu güvenceye aldığında bir gerçekliğe dönüştü.
Leksikal Ağaç
irreality
unreality
reality
real



























