to press out
[phrase form: press]
01
çıkarmak, sıkmak
to extract or remove a substance through pressure
Örnekler
She pressed the juice out of the orange.
O, portakalın suyunu sıktı.
He pressed out the water from the wet cloth.
O, ıslak bezden suyu sıktı.
02
baskı uygulayarak söndürmek, bastırarak çıkarmak
to put out or remove something by applying pressure
Örnekler
Using her thumb and forefinger, she quickly pressed out the small flame.
Başparmağı ve işaret parmağıyla küçük alevi hızla söndürdü.
The campers made sure to press out any glowing coals before leaving the site.
Kampçılar, alandan ayrılmadan önce parlayan kömürleri bastırarak söndürmeye dikkat ettiler.
03
baskı uygulayarak şekillendirmek, presleyerek şekil vermek
to shape or form something by applying pressure
Örnekler
Using a mold, she pressed out a series of star-shaped cookies.
Bir kalıp kullanarak, bir dizi yıldız şeklinde kurabiye bastırdı.
He pressed out the fondant to cover the cake.
O, pastayı kaplamak için fondanı bastırarak şekillendirdi.
