polar
01
kutupsal, kutup
relating to the regions near the Earth's North and South Poles
Örnekler
Antarctica is a continent located within the Antarctic polar region.
Antarktika, Antarktika kutup bölgesi içinde yer alan bir kıtadır.
The polar climate experiences long periods of darkness and daylight depending on the season.
Kutup iklimi, mevsime bağlı olarak uzun karanlık ve gündüz dönemleri yaşar.
02
kutup, buz gibi
extremely cold, icy, or characteristic of the Arctic or Antarctic regions
Örnekler
The wind brought a polar chill, making the entire city feel like an icebox.
Rüzgar kutupsal bir soğuk getirdi ve tüm şehri bir buzdolabı gibi hissettirdi.
Only the most resilient wildlife could survive the polar conditions of the Arctic.
Sadece en dayanıklı yaban hayatı, Arktik'in kutup koşullarında hayatta kalabilirdi.
Örnekler
Their opinions on the issue were polar, with no common ground.
Konu hakkındaki görüşleri kutuplaşmıştı, ortak bir nokta yoktu.
The political candidates represent polar ideologies on healthcare reform.
Siyasi adaylar, sağlık reformu konusunda kutuplaşmış ideolojileri temsil ediyor.
04
dökmek, boşaltmak
pour out
05
kutuplu, bipolar
having a pair of equal and opposite charges
06
kutupsal, kutup
located at or near or coming from the earth's poles
07
kritik, hayati
being of crucial importance
Leksikal Ağaç
bipolar
nonpolar
polar
pole
