penetrable
Örnekler
The penetrable membrane allowed nutrients to enter the cell while keeping larger molecules out.
Nüfuz edilebilir zar, besin maddelerinin hücreye girmesine izin verirken daha büyük molekülleri dışarıda tuttu.
The scientists used a penetrable filter in their experiment to observe how different substances interacted.
Bilim insanları, farklı maddelerin nasıl etkileşime girdiğini gözlemlemek için deneylerinde nüfuz edilebilir bir filtre kullandılar.
Örnekler
The penetrable security system allowed unauthorized individuals to enter the facility without detection.
Delinilebilir güvenlik sistemi, yetkisiz kişilerin tesislere tespit edilmeden girmesine izin verdi.
Many officials expressed concern over the penetrable borders, which made it easy for smugglers to cross.
Birçok yetkili, kaçakçıların geçişini kolaylaştıran nüfuz edilebilir sınırlar hakkında endişelerini dile getirdi.
Leksikal Ağaç
impenetrable
penetrability
penetrable
penetr



























