to pass around
[phrase form: pass]
01
dağıtmak, dolaştırmak
to distribute something among a group of people
Dialect
Transitive: to pass around sth
Örnekler
The teacher passed around a list of supplies needed for the project.
Öğretmen, proje için gerekli malzemelerin listesini dağıttı.
I noticed they were passing around a note during the lecture.
Ders sırasında bir not dağıttıklarını fark ettim.
02
dolaştırmak, yaymak
to cause to become widely known, mainly regarding information, gossip, or rumors
Transitive: to pass around information or rumors
Örnekler
The story was so sensational that it was passed around the entire community within a day.
Hikaye o kadar sansasyoneldi ki bir gün içinde tüm toplulukta dolaştırıldı.
Tom had a tendency to pass around any gossip he overheard at work.
Tom, iş yerinde duyduğu her dedikoduyu yayma eğilimindeydi.
