Nut
01
kuruyemiş
a small fruit with a seed inside a hard shell that grows on some trees
Örnekler
Almonds are a type of nut that's high in healthy fats and protein.
Bademler, sağlıklı yağlar ve protein bakımından yüksek bir tür kuru yemiştir.
Peanuts, despite their name, are actually not a true nut but a legume.
Yer fıstıkları, adına rağmen, aslında gerçek bir kuru yemiş değil, bir baklagildir.
02
somun
a flat piece of metal with a hole in the middle through which a bolt is put to secure or fasten objects together
Örnekler
He tightened the nut onto the bolt to secure the bracket firmly in place.
Braketi sağlam bir şekilde yerine sabitlemek için cıvataya somunu sıktı.
The mechanic used a wrench to loosen the nut holding the wheel hub.
Tamirci, tekerlek göbeğini tutan somunu gevşetmek için bir anahtar kullandı.
03
eksantrik biri, orijinal biri
a whimsically eccentric person
04
eşik, keman yayının alt ucundaki telleri sıkmaya yarayan hareketli parça
a small piece on the headstock of a guitar that supports the strings and maintains proper spacing and height between the strings and the fretboard
05
Nut, Mısır gökyüzü tanrıçası
Egyptian goddess of the sky
06
testis, taşak
one of the two male reproductive glands that produce spermatozoa and secrete androgens
07
bağımlı
someone who is so ardently devoted to something that it resembles an addiction
08
em'in yarısı genişliği, yarım em genişliği
half the width of an em
to nut
01
fındık toplamak
gather nuts
Leksikal Ağaç
nutlet
nutlike
nutty
nut
