mutually exclusive
/mjˈuːtʃuːəli ɛksklˈuːsɪv/
/mjˈuːtʃuːəli ɛksklˈuːsɪv/
mutually exclusive
01
karşılıklı olarak birbirini dışlayan, birbirini dışlayan
having events or conditions that cannot both occur at the same time
Örnekler
The two job offers were mutually exclusive, so I had to choose one.
İki iş teklifi karşılıklı olarak birbirini dışlayan durumdaydı, bu yüzden birini seçmek zorunda kaldım.
The idea of both winning and losing is mutually exclusive in this game.
Bu oyunda kazanma ve kaybetme fikri karşılıklı olarak birbirini dışlar.



























