monochromatic
01
tek renkli, monokromatik
consisting of a single color or shades of a single color
Örnekler
The monochromatic painting featured various shades of gray.
Monokromatik resim, çeşitli gri tonlarını içeriyordu.
She decorated her bedroom in a monochromatic color scheme of blues.
Yatak odasını mavilerin monokromatik renk şemasıyla dekore etti.
Örnekler
The team 's approach was monochromatic, with every project following the same uninspired formula.
Ekibin yaklaşımı monokromatik idi, her proje aynı ilhamsız formülü izliyordu.
The film ’s monochromatic soundtrack failed to evoke any strong emotions or memorable moments.
Filmin monokromatik müziği herhangi bir güçlü duygu veya unutulmaz anı çağrıştıramadı.
03
monokromatik
relating to light that consists of only one color or wavelength, producing a single, uniform hue
Örnekler
The artist used a monochromatic light source to create a striking contrast in the exhibition.
Sanatçı, sergide çarpıcı bir kontrast yaratmak için monokromatik bir ışık kaynağı kullandı.
For this experiment, we need a monochromatic beam to ensure the purity of the light's wavelength.
Bu deney için, ışığın dalga boyunun saflığını sağlamak amacıyla monokromatik bir ışın demetine ihtiyacımız var.
Leksikal Ağaç
monochromatic
chromatic
chrome
