mental
01
zihinsel
happening or related to someone's mind, involving thoughts, feelings, and cognitive processes
Örnekler
She experienced a mental breakthrough during the meditation session.
Meditasyon seansı sırasında zihinsel bir atılım yaşadı.
The puzzle requires significant mental effort to solve.
Bulmacayı çözmek için önemli bir zihinsel çaba gerekiyor.
02
mental
relating to the health or state of the mind, including aspects of emotional, psychological, and cognitive well-being
Örnekler
Regular exercise can have positive effects on both physical and mental health.
Düzenli egzersizin hem fiziksel hem de zihinsel sağlık üzerinde olumlu etkileri olabilir.
She practices meditation to improve her mental well-being and reduce stress.
Zihinsel refahını artırmak ve stresi azaltmak için meditasyon yapıyor.
03
zihinsel, akılsal
involving the mind or an intellectual process
04
mental, çene veya dudakla ilgili
of or relating to the chin- or liplike structure in insects and certain mollusks
05
mental, çene ile ilgili
of or relating to the chin or the central part of the lower jaw, particularly in reference to the anatomical structures such as nerves, foramina, and muscles located in this region
Örnekler
The surgeon carefully examined the mental region of the patient's jaw before the procedure.
Cerrah, işlemden önce hastanın çenesinin mental bölgesini dikkatlice inceledi.
The mental nerve is a crucial structure that supplies sensation to the lower lip and chin area.
Mental sinir, alt dudak ve çene bölgesine duyu sağlayan önemli bir yapıdır.
Leksikal Ağaç
mentality
mentally
mental
