to assassinate
01
suikast yapmak, itibarını zedelemek
to harm or ruin someone or something in a sudden, deceitful, or underhanded way
Transitive: to assassinate sth
Örnekler
His reputation was assassinated by false accusations in the press.
İtibarı, basındaki yalan haberlerle öldürüldü.
The writer felt her character had been assassinated by harsh reviews.
Yazar, karakterinin sert eleştirilerle suikaste uğradığını hissetti.
02
suikast yapmak
to murder a prominent figure in a sudden attack, usually for political purposes
Transitive: to assassinate an important person
Örnekler
The secret agent was hired to assassinate the political leader during the summit.
Gizli ajan, zirve sırasında siyasi lideri suikast yapmak için işe alındı.
A lone gunman attempted to assassinate the president during the public event.
Yalnız bir silahlı adam, halka açık etkinlik sırasında başkanı suikast etmeye çalıştı.
