to look at
[phrase form: look]
01
gözden geçirmek
to focus one's attention on something or someone in order to observe or examine them
Örnekler
They need to stop looking at each other.
Birbirlerine bakmayı bırakmaları gerekiyor.
The scientist carefully looked at the specimen under the microscope.
Bilim insanı, mikroskop altındaki numuneyi dikkatlice inceledi.
02
değerlendirmek
to consider or evaluate something from a particular perspective or point of view
Örnekler
I need to look at the situation from your point of view to fully understand your perspective.
Perspektifinizi tam olarak anlamak için duruma sizin bakış açınızdan bakmam gerekiyor.
The teacher looked at the student's essay from a critical perspective, providing constructive feedback.
Öğretmen, öğrencinin denemesine eleştirel bir bakış açısıyla baktı ve yapıcı geri bildirim sağladı.
