to load down with
[phrase form: load]
01
yüklemek, ağırlık vermek
to force someone or something carry something or many heavy things
Örnekler
The hikers were loaded down with backpacks, tents, and sleeping bags.
Yürüyüşçüler, sırt çantaları, çadırlar ve uyku tulumlarıyla yüklüydü.
The parents loaded the car down with groceries and their children.
Ebeveynler arabayı market alışverişleri ve çocuklarıyla yüklediler.
02
yüklemek, aşırı yüklemek
to put too much pressure or too many tasks on someone or something, making it difficult to handle
Örnekler
The manager did n't want to load down the team with additional projects, understanding the importance of a manageable workload.
Yönetici, yönetilebilir bir iş yükünün önemini anlayarak ek projelerle ekibi yüklemek istemedi.
The complex instructions and numerous tasks tended to load down the new employees, causing confusion and stress.
Karmaşık talimatlar ve çok sayıda görev, yeni çalışanları aşırı yüklemeye meyilliydi, bu da kafa karışıklığı ve strese neden oluyordu.



























