to live with
[phrase form: live]
01
ile yaşamak, kabullenmek
to accept or adapt to a difficult or challenging situation
Örnekler
The patient learned to live with chronic pain, finding solace in alternative therapies and maintaining a positive outlook.
Hasta, kronik ağrıyla yaşamayı öğrendi, alternatif terapilerde teselli bularak ve olumlu bir bakış açısı koruyarak.
The family had to learn to live with the loss of their loved one, cherishing their memories and finding strength in their shared grief.
Aile, sevdiklerinin kaybıyla başa çıkmayı öğrenmek zorunda kaldı, anılarını değerli tutarak ve paylaştıkları kederde güç bularak.



























