indigenous
01
yerli
(of animals and plants) found and developed only in a particular place and not been brought from elsewhere
Örnekler
The indigenous flora and fauna of Hawaii are unlike those found anywhere else in the world.
Hawaii'nin yerli bitki örtüsü ve hayvanları, dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmayanlardan farklıdır.
The kangaroo is an indigenous species of Australia, perfectly adapted to its unique environment.
Kanguru, Avustralya'nın yerli bir türüdür ve kendine özgü çevresine mükemmel bir şekilde uyum sağlamıştır.
02
yerli, yöreye özgü
relating to the original inhabitants of a particular region or country, who have distinct cultural, social, and historical ties to that land
Örnekler
The government implemented policies to protect the rights and traditions of indigenous peoples living in remote areas.
Hükümet, uzak bölgelerde yaşayan yerli halkların haklarını ve geleneklerini korumak için politikalar uyguladı.
Indigenous communities often have a deep spiritual connection to the land, viewing it as sacred and integral to their identity.
Yerli toplulukların genellikle toprakla derin bir manevi bağlantısı vardır ve onu kutsal ve kimliklerinin ayrılmaz bir parçası olarak görürler.
Leksikal Ağaç
indigenously
indigenousness
indigenous
indigen



























