in place
Örnekler
She jogged in place during the warm-up.
Isınma sırasında yerinde koşu yaptı.
He stood in place waiting for further instructions.
Daha fazla talimat beklerken yerinde durdu.
Örnekler
The books were finally put in place on the shelf.
Kitaplar sonunda rafa yerleştirildi.
The bricks must be firmly in place before the next layer of mortar is applied.
Bir sonraki harç tabakası uygulanmadan önce tuğlaların sıkı bir şekilde yerinde olması gerekir.
03
yerinde, düzgün bir şekilde düzenlenmiş
properly arranged or ready to be used
Örnekler
The emergency procedures are in place to handle any situation.
Acil durum prosedürleri herhangi bir durumu ele almak için hazır durumda.
There should be backup systems in place to prevent data loss.
Veri kaybını önlemek için yedek sistemler hazır olmalıdır.
in one's place
01
bir şeyin yerine
used to say what choices or actions one would make if one was in another person's situation
Örnekler
If I were in her place, I would have taken the job offer without hesitation.
If I were in your place, I'd definitely consider taking a vacation to relax.
