hooked
01
kıvrık, kancalı
curved downwards or sharply bent
Örnekler
The falcon 's talons were sharp and hooked, perfectly adapted for catching prey.
Şahin pençeleri keskin ve kancalıydı, av yakalamak için mükemmel şekilde uyarlanmıştı.
The eagle 's beak was hooked, allowing it to tear into its prey with precision.
Kartalın gagası kancalıydı, bu da avını hassasiyetle parçalamasına izin veriyordu.
Örnekler
He got hooked on painkillers after his injury.
Yaralandıktan sonra ağrı kesicilere bağımlı oldu.
Many hooked individuals struggle to break free from addiction.
Birçok bağımlı birey, bağımlılıktan kurtulmak için mücadele eder.
03
kancalı, tutunmuş
having or resembling a hook (especially in the ability to grasp and hold)
04
bağımlı
addicted or extremely enthusiastic about something
Örnekler
She got hooked on the TV series and finished the entire season in one weekend.
O, televizyon dizisine bağımlı oldu ve tüm sezonu bir hafta sonunda bitirdi.
After his first lesson, he was hooked on playing the guitar.
İlk dersinden sonra gitar çalmaya bağımlı oldu.
Leksikal Ağaç
hooked
hook



























