Ara
to get to
[phrase form: get]
01
rahatsız etmek
to affect someone emotionally, particularly by making them feel frustrated, angry, or upset
Example
The heartwarming movie always gets to me, making me tear up every time I watch it.
Bu yürek ısıtan film her zaman beni etkiliyor, her izleyişimde gözlerimi dolduruyor.
His sarcastic remarks can get to anyone after a while.
Onun alaycı yorumları bir noktadan sonra herkesi etkileyebilir.
02
uğraşmak, ele almak
to handle a task when the appropriate time comes
Example
I have a lot on my plate right now, but I 'll get to those emails by the end of the day.
Şu an çok işim var ama günün sonuna kadar bu e-postalarla uğraşacağım.
She knows there are chores to do, and she plans to get to the cleaning after lunch.
Yapılacak işler olduğunu biliyor ve öğle yemeğinden sonra temizlikle uğraşmayı planlıyor.
