fragmented
01
parçalanmış, bölünmüş
broken into small, disconnected parts or pieces
Örnekler
His fragmented memory of the accident made it hard to recall the details.
Kazayla ilgili parçalanmış hafızası, detayları hatırlamayı zorlaştırdı.
The fragmented information made it difficult to understand the full picture.
Parçalanmış bilgiler, bütün resmi anlamayı zorlaştırdı.
Leksikal Ağaç
fragmented
fragment



























