forensic
fo
ˌfɔ
fo
ren
ˈrɛn
ren
sic
sɪk
sik
British pronunciation
/fəɹˈɛnsɪk/

"forensic"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

forensic
01

adli

related to the use of scientific techniques when trying to know more about a crime
forensic definition and meaning
example
Örnekler
The forensic team collected DNA, fingerprint, and fiber evidence from the crime scene.
Adli ekip, olay yerinden DNA, parmak izi ve lif kanıtları topladı.
Forensic analysis of the ballistics from the shooting helped prosecutors reconstruct what happened.
Atışın balistik adli analizi, savcıların olanları yeniden yapılandırmasına yardımcı oldu.
02

münazaraya ait

relating to the formation and presentation of arguments in a reasoned, logical manner
example
Örnekler
His forensic skills in debate allowed him to marshal compelling cases.
Münazara becerileri, onun ikna edici davaları yönetmesine izin verdi.
She took a forensic approach, countering each claim with evidence-backed logic.
O, kanıta dayalı mantıkla her iddiaya karşılık vererek adli bir yaklaşım benimsedi.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store