exemplary
01
örnek niteliğinde olan
serving as an excellent example, worthy of imitation or admiration
Approving
Formal
Örnekler
His exemplary leadership skills inspired his team to achieve great success.
Onun örnek liderlik becerileri, ekibinin büyük bir başarı elde etmesine ilham verdi.
Her exemplary work ethic and dedication earned her a promotion.
Onun örnek çalışma ahlakı ve adanmışlığı ona bir terfi kazandırdı.
1.1
tipik
representing the essential qualities, characteristics, or principles associated with a particular type or category
Örnekler
This artist 's painting is exemplary of the Impressionist style, capturing light and atmosphere with loose brushstrokes.
Bu sanatçının resmi, gevşek fırça darbeleriyle ışık ve atmosferi yakalayarak İzlenimci tarzın örnek bir temsilidir.
My documentary provides an exemplary portrayal of rural life, showcasing the challenges and beauty of agricultural communities.
Belgeselim, kırsal yaşamın örnek bir tasvirini sunarak tarım topluluklarının zorluklarını ve güzelliğini sergiliyor.
02
serving as a warning or deterrent
Örnekler
The judge imposed an exemplary sentence to discourage similar crimes.
His dismissal served an exemplary purpose for those who broke the rules.
Leksikal Ağaç
exemplary
exemplar
