to enrich
01
zenginleştirmek
to enhance the quality of something, particularly by adding something to it
Transitive: to enrich sth
Örnekler
Adding diverse experiences can enrich one's perspective on life.
Farklı deneyimler eklemek, birinin hayata bakış açısını zenginleştirebilir.
The soil was enriched with organic compost to promote better plant growth.
Toprak, bitki büyümesini teşvik etmek için organik kompostla zenginleştirildi.
02
zenginleştirmek, refahını artırmak
to increase wealth or prosperity of an individual or group
Transitive: to enrich sb
Örnekler
His successful investments enriched him, allowing him to live a life of luxury.
Başarılı yatırımları onu zenginleştirdi, lüks bir hayat sürmesine izin verdi.
The booming real estate market enriched property owners, as the value of their holdings skyrocketed.
Parlayan emlak piyasası, mülk sahiplerini zenginleştirdi, çünkü sahip olduklarının değeri fırladı.
03
gıdaya ek madde eklemek
to add nutrients, flavors, or other ingredients to food to enhance its nutritional value, taste, or texture
Transitive: to enrich food
Örnekler
The baker chose to enrich the bread dough with seeds and grains to enhance its texture and nutritional profile.
Fırıncı, ekmeğin dokusunu ve besin değerini artırmak için hamuru tohumlar ve tahıllarla zenginleştirmeyi seçti.
In order to boost the flavor of the sauce, the cook decided to enrich it with aromatic spices and herbs.
Sosun lezzetini artırmak için, aşçı onu aromatik baharatlar ve otlarla zenginleştirmeye karar verdi.
Leksikal Ağaç
enrichment
enrich



























