Distaff
01
öreke
a tool used in spinning to hold unspun fibers, such as wool or flax, keeping them untangled and ready for drawing into yarn
Örnekler
She tucked the flax into her distaff before beginning to spin.
İplik eğirmeye başlamadan önce keteni kirmanına yerleştirdi.
The distaff was carved from ash wood and passed down through generations.
Kirman dişbudak ağacından oyulmuştu ve nesiller boyunca aktarılmıştı.
02
kadınların alanı, kadınların dünyası
the domain of women's roles, labor, or lineage, especially domestic or familial responsibilities
Örnekler
The distaff was long confined to domestic labor and caregiving.
Kadınların alanı uzun süre ev işleri ve bakım işleriyle sınırlı kaldı.
Literature often ignored the distaff, focusing instead on male heroism.
Edebiyat genellikle kadınların alanını göz ardı eder, bunun yerine erkek kahramanlığına odaklanırdı.
distaff
01
kadınsı, anne tarafından
relating to women in general
Örnekler
The distaff relatives gathered for the annual reunion.
Kadın tarafından akrabalar yıllık buluşma için bir araya geldi.
Distaff roles in the company have expanded recently.
Şirketteki kadın rolleri son zamanlarda genişledi.



























