to devote
01
tahsis etmek
to assign something, such as resources or funds, to a particular purpose or use
Transitive: to devote resources or funds to a purpose
Örnekler
The company decided to devote a significant portion of its budget to research and development.
Şirket, bütçesinin önemli bir kısmını araştırma ve geliştirmeye adamaya karar verdi.
The government is planning to devote more resources to improving public transportation.
Hükümet, toplu taşımayı iyileştirmek için daha fazla kaynak ayırmayı planlıyor.
02
adamak, ithaf etmek
to give one's time or commit oneself entirely to a certain matter, cause, or activity
Transitive: to devote one's time or energy to a goal or activity
Örnekler
He devoted several years of his life to researching renewable energy solutions.
Hayatının birkaç yılını yenilenebilir enerji çözümlerini araştırmaya adadı.
Over the years, they have devoted countless hours to community service.
Yıllar boyunca, toplum hizmetine sayısız saat adamışlardır.
03
adamak, ayırmak
to set aside a specific amount of time or space to discuss or focus on a topic
Transitive: to devote time or space to a topic
Örnekler
The article devotes a whole section to climate change.
Makale, iklim değişikliğine bir bölüm ayırıyor.
She devoted an hour of her presentation to new research findings.
O, sunumunun bir saatini yeni araştırma bulgularına adadı.
Leksikal Ağaç
devoted
devotion
devote
