to comprehend
01
kavramak
to fully understand something, especially something complicated
Transitive: to comprehend a concept
Örnekler
It took me a while to comprehend the complex mathematical theorem, but with practice, I finally understood it.
Karmaşık matematik teoremini kavramak benim biraz zamanımı aldı, ama pratikle sonunda anladım.
The professor 's lecture was so thorough that students were able to comprehend the intricate details of the subject.
Profesörün dersi o kadar kapsamlıydı ki öğrenciler konunun karmaşık detaylarını anlayabildi.
02
içermek, kapsamak
to include something within a broader context or territory
Transitive: to comprehend sth
Örnekler
The new policy comprehends the concerns of all stakeholders involved.
Yeni politika, ilgili tüm paydaşların endişelerini kapsar.
His expertise comprehends a wide range of topics within the field of science.
Uzmanlığı, bilim alanındaki geniş bir konu yelpazesini kapsar.
Leksikal Ağaç
comprehended
comprehendible
comprehensive
comprehend
