Butt
01
sarma tütün, sigara
finely ground tobacco wrapped in paper; for smoking
Informal
Örnekler
He slipped on the ice and landed right on his butt.
Buzda kaydı ve tam da kıçının üstüne düştü.
Sitting on a hard surface all day made his butt sore.
Bütün gün sert bir yüzeyde oturmak onun poposunu ağrıttı.
03
sapın kalın ucu, kabzanın kalın ucu
thick end of the handle
04
izmarit, filtre
the small unused part of something (especially the end of a cigarette that is left after smoking)
05
fıçı, varil
a large cask (especially one holding a volume equivalent to 2 hogsheads or 126 gallons)
06
hedef, nişangah
sports equipment consisting of an object set up for a marksman or archer to aim at
07
uç uca eklem, bağlantı
a joint made by fastening ends together without overlapping
Örnekler
His constant mistakes made him the butt of office jokes.
Sürekli hataları onu ofis şakalarının hedefi yaptı.
She hated being the butt of their teasing.
Onların alaylarının hedefi olmaktan nefret ediyordu.
09
kök, gövde tabanı
the part of a plant from which the roots spring or the part of a stalk or trunk nearest the roots
to butt
01
bitişik olmak, sınır paylaşmak
lie adjacent to another or share a boundary
02
çarpmak, itmek
to strike, thrust or shove against
03
üst üste binmeksizin uç uca yerleştirmek, örtüşme olmadan uç uca getirmek
place end to end without overlapping
Leksikal Ağaç
buttery
butt
