
Ara
on the brink of
01
eşiğinde, üzerinde
very close to doing or experiencing something, especially something significant or critical
Example
The negotiations between the two countries were on the brink of collapse before a last-minute agreement was reached.
İki ülke arasındaki müzakereler, son dakikada bir anlaşmaya varılmadan önce çökmenin eşiğindeydi.
The country was on the brink of war after diplomatic talks failed.
Diplomatik görüşmelerin başarısız olmasının ardından ülke savaşın eşiğindeydi.