to bounce back
[phrase form: bounce]
01
kendini toparlamak
to regain health after an illness or become successful again after facing difficulties
Örnekler
The athlete bounced back after a long injury, surprising everyone.
Atlet, uzun bir sakatlıktan sonra toparlanarak herkesi şaşırttı.
The market bounced back following a temporary downturn.
Pazar, geçici bir düşüşün ardından toparladı.
02
geri dönmek
(of an email) to not reach the intended recipient and return to the sender because of an incorrect address or an error
Örnekler
The automated response indicated that the email had bounced back.
Otomatik yanıt, e-postanın geri döndüğünü belirtti.
I 'm not sure why the emails keep bouncing back; there might be a server issue.
E-postaların neden geri döndüğünden emin değilim; bir sunucu sorunu olabilir.
03
geri sekme, geri zıplama
to rebound or spring back after hitting a surface, like a ball returning after impact
Örnekler
The tennis ball hit the wall and bounced back toward the player.
Tenis topu duvara çarptı ve oyuncuya doğru geri sekti.
He threw the basketball, and it bounced back off the backboard.
Basketbol topunu attı ve potadan geri sekti.
