to space out
[phrase form: space]
01
dalıp gitmek, hayal alemine dalmak
to mentally disconnect and lose awareness of one's surroundings
Informal
Örnekler
While watching the mesmerizing sunset, he started to space out and lose track of time.
Büyüleyici gün batımını izlerken, dalıp gitmeye başladı ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadı.
The monotonous lecture caused some students to space out, their minds wandering elsewhere.
Monoton ders, bazı öğrencilerin dalıp gitmesine neden oldu, zihinleri başka yerlere kaydı.
02
aralıklı yerleştirmek, dağıtmak
to arrange things or events with enough space between them
Örnekler
He decided to space the shelves out, creating a visually appealing arrangement in the bookstore.
Kitapçıda görsel olarak çekici bir düzen oluşturmak için rafları aralıklı yerleştirmeye karar verdi.
The city planner aimed to space the buildings out, creating a balanced urban environment.
Şehir plancısı, binaları aralıklı yerleştirerek dengeli bir kentsel ortam yaratmayı hedefledi.
