to pile into
[phrase form: pile]
01
doluşmak, üşüşmek
to quickly and perhaps somewhat chaotically enter a vehicle or space, often with many people doing so at once
Örnekler
The fans piled into the stadium, anxiously awaiting the start of the concert.
Hayranlar, konserin başlamasını endişeyle beklerken stadyuma doluştular.
The kids eagerly piled into the van, excited for their trip to the amusement park.
Çocuklar eğlence parkına yapacakları gezi için heyecanla minibüse üst üste bindiler.
02
tıkmak, doldurmak
to gather or push people into a space or vehicle in a hasty and disorderly manner
Örnekler
During the emergency drill, the staff efficiently piled everyone into the safe room.
Acil durum tatbikatı sırasında, personel herkesi verimli bir şekilde güvenli odaya yığdı.
She haphazardly piled the kids into the playpen while she answered the phone.
Telefona cevap verirken çocukları oyun parkına doldurdu.
