to come out with
[phrase form: come]
01
ansızın beklenmedik şekilde söylemek
to suddenly say something, especially in a rude or surprising way
Transitive: to come out with a remark
Örnekler
During the meeting, Sarah came out with a bold criticism of the project, catching everyone off guard.
Toplantı sırasında Sarah, projeye cesur bir eleştiri ortaya attı, herkesi hazırlıksız yakaladı.
John came out with a snarky remark about his colleague's work, leaving the office in an awkward silence.
John, meslektaşının çalışması hakkında alaycı bir yorum yapıverdi, ofisi garip bir sessizliğe bürüdü.
02
çıkarmak, piyasaya sürmek
to make something available, like a product, information, or publication
Transitive: to come out with sth
Örnekler
The software developer is coming out with an updated version of the application with new features.
Yazılım geliştirici, yeni özelliklerle uygulamanın güncellenmiş bir versiyonunu piyasaya sürüyor.
The band is excited to come out with their latest album in the coming weeks.
Grup, önümüzdeki haftalarda son albümlerini çıkarmaktan heyecan duyuyor.
