to bite back
[phrase form: bite]
01
içine atmak, bastırmak
to stop oneself from openly expressing true feelings or thoughts
Örnekler
He managed to bite back his criticism and maintained a calm demeanor.
Eleştirilerini içine atmak zorunda kaldı ve sakin bir tavır sergiledi.
It 's essential to bite back your anger in professional settings.
Profesyonel ortamlarda öfkenizi bastırmak çok önemlidir.
02
karşılık vermek, misilleme yapmak
to respond with something negative or harmful when someone has treated one badly
Örnekler
The victim chose not to bite back but instead focused on moving forward.
Kurban, karşılık vermek yerine ilerlemeye odaklanmayı tercih etti.
She believed that kindness was the best way to bite back against hostility.
O, nezaketin düşmanlığa karşı karşılık vermenin en iyi yolu olduğuna inanıyordu.



























