unhealthy
01
sağlığı bozuk, hasta
not having a good physical or mental condition
Örnekler
From his unhealthy appearance, it was clear that Tom had been skipping meals frequently.
Onun sağlıksız görünümünden, Tom'ın sık sık yemek atladığı belliydi.
Overuse of makeup made Susan look unhealthy and aged.
Aşırı makyaj kullanımı, Susan'ı sağlıksız ve yaşlı gösterdi.
02
sağlıksız
likely to make someone sick
Örnekler
A diet that 's high in processed foods is unhealthy and can lead to heart disease.
İşlenmiş gıdalar açısından zengin bir diyet sağlıksızdır ve kalp hastalığına yol açabilir.
Despite going to the gym, Mike 's unhealthy habits included eating fast food every day.
Spora gitmesine rağmen, Mike'ın sağlıksız alışkanlıkları arasında her gün fast food yemek vardı.
03
sağlıksız, zararlı
detrimental to health
Leksikal Ağaç
unhealthy
healthy
health



























