Type
01
tür
a class or group of people or things that have common characteristics or share particular qualities
Örnekler
As a teacher, it 's essential to understand the learning preferences of different types of students.
Bir öğretmen olarak, farklı türlerdeki öğrencilerin öğrenme tercihlerini anlamak esastır.
Environmentalists study the impact of pollution on different types of ecosystems.
Çevreciler, kirliliğin farklı türlerdeki ekosistemler üzerindeki etkisini inceler.
1.1
tip, tür tipi
(biology) the taxonomic group whose characteristics are used to define the next higher taxon
1.2
tip, karakter
a person of a specified kind (usually with many eccentricities)
02
tür, sembol
all of the tokens of the same symbol
03
tip, karakter
printed characters
to type
01
klavye ile yazmak
to write using a physical or digital keyboard
Intransitive
Transitive: to type a text
Örnekler
She typed her essay on her laptop.
O, denemesini dizüstü bilgisayarında yazdı.
He typed a quick email response on his smartphone while waiting for the train.
Treni beklerken akıllı telefonunda hızlı bir e-posta yanıtı yazdı.
02
sınıflandırmak, tiplendirmek
to categorize or assign someone to a specific role or type based on certain characteristics
Transitive: to type sb as a specific role
Örnekler
The casting director type the actor as the comedic sidekick in every movie.
Casting direktörü, oyuncuyu her filmde komik yardımcı olarak tipler.
The producer seemed to type him as a hero, even though he wanted to try other roles.
Yapımcı onu bir kahraman olarak tiplendirmiş gibi görünüyordu, oysa o başka rolleri denemek istiyordu.
Leksikal Ağaç
antitype
autotype
monotype
type
