terminally
01
terminal olarak, ölümcül bir şekilde
in a manner that denotes an illness or condition that is incurable and expected to result in death
Örnekler
After months of tests they learned she was terminally ill and began arranging palliative care.
Aylarca süren testlerden sonra, onun terminal hasta olduğunu öğrendiler ve palyatif bakım düzenlemeye başladılar.
The specialist confirmed the tumor was terminally advanced and recommended comfort measures.
Uzman, tümörün terminal evrede olduğunu doğruladı ve konfor önlemleri önerdi.
02
son derece, geri dönülemez şekilde
to an extreme degree
Örnekler
The late transfer window error terminally damaged their chances of winning the title.
Transfer döneminin sonundaki hata, şampiyonluk şanslarını ölümcül derecede zedeledi.
A string of layoffs left morale terminally low across the department.
Bir dizi işten çıkarma, departman genelinde moralin son derece düşük kalmasına neden oldu.
Leksikal Ağaç
terminally
terminal
