Tempo
01
tempo
the speed that a piece of music is or should be played at
Örnekler
The conductor adjusted the tempo to match the mood of the piece.
Şef, parçanın ruh haline uyması için tempoyu ayarladı.
A fast tempo can make a song feel more energetic.
Hızlı bir tempo, bir şarkıyı daha enerjik hissettirebilir.
02
ritim, tempolu
the rate of some repeating event
03
rakibin hamlesinin işlevselliğine bağlı olarak kazanılan ya da kaybedilen hamle üstünlüğü
the advantage gained by making a move that forces the opponent to lose time or by achieving a position with fewer moves
Örnekler
The game started with both players focusing on gaining tempo by developing their pieces.
Oyun, her iki oyuncunun da taşlarını geliştirerek tempo kazanmaya odaklanmasıyla başladı.
By moving first, she gained tempo in the game and put her opponent on the defensive.
İlk hamleyi yaparak, oyunda tempo kazandı ve rakibini savunmaya zorladı.
