to synthesize
01
sentezlemek, birleştirmek
to make something by combining different elements or compounds
Transitive: to synthesize a compound
Örnekler
The chemist synthesized a new compound by combining various chemical elements in the laboratory.
Kimyager, laboratuvarda çeşitli kimyasal elementleri birleştirerek yeni bir bileşik sentezledi.
Researchers synthesized organic compounds under simulated prebiotic conditions in the laboratory.
Araştırmacılar laboratuvarda simüle edilmiş prebiyotik koşullar altında organik bileşikler sentezledi.
02
sentezlemek, birleştirmek
to combine different elements, ideas, or sources to produce a unified whole or new entity
Transitive: to synthesize ideas or sources
Örnekler
In the research paper, the author synthesizes existing theories and findings into a cohesive framework.
Araştırma makalesinde, yazar mevcut teorileri ve bulguları tutarlı bir çerçevede sentezler.
The philosopher attempted to synthesize various philosophical perspectives to develop a comprehensive worldview.
Filozof, kapsamlı bir dünya görüşü geliştirmek için çeşitli felsefi bakış açılarını sentezlemeye çalıştı.
Leksikal Ağaç
synthesizer
synthesize
synthesis
