Superposition
01
üst üste koyma, bindirme
the act or process of placing one object or entity directly above or on top of another
Örnekler
The artist created a striking image through the superposition of different colored layers of paint.
Sanatçı, farklı renklerdeki boya katmanlarının üst üste bindirilmesi ile çarpıcı bir görüntü yarattı.
In architecture, the engineer considered the structural integrity of the building with the superposition of additional floors.
Mimarlıkta, mühendis binanın yapısal bütünlüğünü ek katların üst üste bindirilmesi ile değerlendirdi.
02
üst üste bindirme
(geometry) the placement of one object ideally in the position of another one in order to show that the two coincide
03
üst üste binme, üst üste binme ilkesi
a principle in geology stating that in a sequence of undisturbed sedimentary rock layers, the youngest rocks are at the top, and the oldest rocks are at the bottom, helping determine the relative ages of geological formations
Örnekler
The principle of superposition assists geologists in deciphering the chronological order of rock layers in a given geological formation.
Süperpozisyon ilkesi, jeologların belirli bir jeolojik oluşumdaki kaya katmanlarının kronolojik sırasını çözmesine yardımcı olur.
By studying superposition, scientists can infer the relative ages of fossils found in different sedimentary layers.
Üst üste binme prensibini inceleyerek, bilim insanları farklı tortul katmanlarda bulunan fosillerin göreceli yaşlarını çıkarabilirler.
04
üst üste binme
(geology) the deposition of one geological stratum on another
Leksikal Ağaç
superposition
superpose
super
pose
