similar
01
benzer, aynı
(of two or more things) having qualities in common that are not exactly the same
Örnekler
He discovered that the two restaurants had similar menus, offering a variety of international cuisine.
İki restoranın benzer menülere sahip olduğunu ve çeşitli uluslararası mutfaklar sunduğunu keşfetti.
He found two similar shirts in different colors, deciding to buy both.
Farklı renklerde iki benzer gömlek buldu, ikisini de almaya karar verdi.
02
benzer, aynı
having qualities or features that are comparable or corresponding to each other
Örnekler
The two paintings are similar in style, both using bright colors and abstract shapes.
İki resim de stil açısından benzer, her ikisi de parlak renkler ve soyut şekiller kullanıyor.
Their journeys were similar, both seeking new opportunities in different parts of the world.
Yolculukları benzerdi, ikisi de dünyanın farklı bölgelerinde yeni fırsatlar arıyordu.
03
benzer, aynı
resembling or similar; having the same or some of the same characteristics; often used in combination
04
benzer, değiştirilebilir
capable of replacing or changing places with something else; permitting mutual substitution without loss of function or suitability
05
benzer, yakın
(of words) expressing closely related meanings
Leksikal Ağaç
dissimilar
similarity
similarly
similar
