to shoot up
[phrase form: shoot]
01
hızla yükselmek
(of an amount or price) to increase rapidly
Intransitive
Örnekler
After the release of their new product, the company 's stock prices shot up.
Yeni ürünlerinin piyasaya sürülmesinden sonra, şirketin hisse fiyatları fırladı.
The market volatility caused the commodity prices to shoot up.
Piyasa oynaklığı, emtia fiyatlarının fırlamasına neden oldu.
02
hızla uzamak, boy atmak
to grow quickly in height, especially during puberty
Örnekler
He started to shoot up over the summer and came back to school much taller.
Yaz boyunca hızla uzamaya başladı ve okula çok daha uzun boylu olarak döndü.
She shot up so quickly last year that she had to buy new clothes.
Geçen yıl o kadar hızlı büyüdü ki yeni kıyafetler almak zorunda kaldı.
03
enjekte etmek, vurmak
to inject a drug, especially an illegal substance, into one's body
Örnekler
He was caught in the alley after he went to shoot up.
Enjekte çekmeye gittikten sonra sokakta yakalandı.
The doctor warned him that shooting up heroin could be fatal.
Doktor ona eroin enjekte etmenin ölümcül olabileceğini söyledi.
04
ateş etmek, taramak
to shoot at something with the intent to damage or destroy it
Örnekler
The gang members shot up the convenience store during their robbery.
Çete üyeleri soygunları sırasında marketi taradılar.
Vandals shot up the car, leaving it completely destroyed.
Vandallar arabayı taradı, onu tamamen harap bıraktı.
