to see through
[phrase form: see]
01
sonuna kadar gitmek, tamamlamak
to successfully finish a task or project without giving up along the way
Transitive: to see through a task or project
Örnekler
Despite facing numerous challenges, she saw through the construction project and completed it on schedule.
Birçok zorlukla karşılaşmasına rağmen, inşaat projesini başarıyla tamamladı ve zamanında bitirdi.
The team 's determination to see through the difficult assignment resulted in a successful and impactful presentation.
Ekibin zor görevi sonuna kadar götürme kararlılığı, başarılı ve etkileyici bir sunumla sonuçlandı.
02
iç yüzünü görmek, gerçeği anlamak
to understand the true intentions of something or someone
Transitive: to see through something untrue
Örnekler
She saw through his lies and knew he was hiding something.
O, yalanlarını gördü ve bir şeyler sakladığını biliyordu.
The teacher can see through excuses when students have n't done their homework.
Öğretmen, öğrenciler ödevlerini yapmadığında bahaneleri görebilir.
03
mali destek sağlamak, bitene kadar yardım etmek
to help with expenses until something is finished
Ditransitive: to see through sb/sth an expense
Örnekler
We'll see you through your medical treatment costs.
Tıbbi tedavi masraflarınızı üstlenerek size yardımcı olacağız.
The company saw the startup through its initial phase with investment.
Şirket, başlangıç aşamasındaki girişimi yatırımla destekledi.
04
desteklemek, yanında olmak
to help and encourage someone who is going through challenging times
Ditransitive: to see through sb a difficult situation
Örnekler
I promised to see her through the tough times.
Zor zamanlarda ona destek olacağıma söz verdim.
She saw him through his entire college education.
O, onun tüm üniversite eğitimi boyunca ona destek oldu.
