to replay
01
yeniden oynatmak, tekrar oynamak
to play an audio or visual content, or video game again from the beginning
Transitive: to replay an audio or visual content
Örnekler
The teacher replayed the educational video to reinforce key concepts for the students.
Öğretmen, öğrenciler için temel kavramları pekiştirmek amacıyla eğitim videosunu tekrar oynattı.
He frequently used the music app to replay his favorite playlist during his workouts.
Egzersizleri sırasında favori çalma listesini tekrar çalmak için sık sık müzik uygulamasını kullanırdı.
02
tekrar oynamak
to play a match again, due to specific circumstances such as a tie or inconclusive outcome
Transitive: to replay a match
Örnekler
In the basketball tournament, a technical issue occurred, and officials decided to replay the interrupted match.
Basketbol turnuvasında teknik bir sorun yaşandı ve yetkililer kesintiye uğrayan maçı tekrar oynamaya karar verdi.
The soccer match ended in a tie, leading to a decision to replay the game to determine the winner.
Futbol maçı berabere sonuçlandı ve kazananı belirlemek için maçı tekrar oynamaya karar verildi.
Replay
01
yavaş görüntü
the playback of a short part of a sports match, tape, etc. on television or radio
02
tekrar oynatma, yeniden oynatma
something (especially a game) that is played again
Leksikal Ağaç
replay
play
