to prescribe
01
reçete yazmak
(of a healthcare professional) to tell someone what drug or treatment they should get
Transitive: to prescribe a medication or treatment
Örnekler
After the check-up, she prescribed a new medicine for my cough.
Kontrolün ardından, öksürüğüm için yeni bir ilaç yazdı.
My grandmother 's cardiologist prescribed blood pressure medicine fore her condition.
Büyükannemin kardiyoloğu, durumu için tansiyon ilacı reçete etti.
1.1
reçete yazmak, tavsiye etmek
to recommend or suggest an action because it is believed to be beneficial or helpful
Transitive: to prescribe an action
Örnekler
The counselor prescribed relaxation techniques to help reduce anxiety.
Danışman, kaygıyı azaltmaya yardımcı olmak için rahatlama teknikleri önerdi.
The dentist prescribed a fluoride toothpaste to strengthen the enamel on his teeth.
Diş hekimi, dişlerinin minesini güçlendirmek için florürlü bir diş macunu reçete etti.
02
reçete etmek, emretmek
to give specific instructions or guidelines about what someone must do
Transitive: to prescribe sth
Örnekler
All employees must adhere to the code of conduct prescribed in the handbook.
Tüm çalışanlar, el kitabında belirtilen davranış kurallarına uymalıdır.
The regulations prescribe safety measures for handling hazardous materials.
Yönetmelikler, tehlikeli maddelerin işlenmesi için güvenlik önlemlerini belirler.
Leksikal Ağaç
prescribed
prescribe
scribe
