to pile up
[phrase form: pile]
01
birikmek, yığılmak
to increase in amount or quantity over time
Intransitive
Örnekler
If you do n't address your issues, they 'll just pile up over time.
Sorunlarınızı ele almazsanız, zamanla birikirler.
Bills just seem to pile up when you least expect it.
Faturalar, en az beklediğiniz anda birikmeye başlar gibi görünüyor.
02
üst üste koymak, yığmak
to stack things on top of each other
Transitive: to pile up sth
Örnekler
She piled up the dirty dishes in the sink.
O, kirli tabakları lavaboda üst üste yığdı.
The workers piled up the bricks to prepare for construction.
İşçiler inşaat için hazırlık yapmak için tuğlaları üst üste yığdı.
03
yığmak, üst üste koymak
to put a large quantity or group of things in one place or on top of one another
Transitive: to pile up sth
Örnekler
He 's been piling up antique collections from around the world.
Dünyanın dört bir yanından antika koleksiyonlarını biriktiriyor.
She has piled awards up over her years of hard work and dedication.
O, yıllarca süren sıkı çalışması ve adanmışlığı boyunca ödülleri üst üste yığdı.
